Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Mynet Tatil Bulucu

1 Kimle tatile çıkıyorsunuz?
2 Yurt içi mi yoksa yurt dışı mı tatil yapmak istiyorsunuz?
3 Yaz Tatili mi Kış Tatili mi?
4 Ne tür tatil arıyorsunuz?
5 Vizeniz var mıdır?
6 Balayı Tatili mi yapmak istiyorsunuz?
7 Eğer Seçiminiz yurt içi ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
7 Eğer Seçiminiz yurt dışı ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
8 Eklemek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    ''İyi ki 21. Yüzyılda Yaşıyorum!'' Diyeceğiniz, Geçmişten Kalma 8 Hastalık ve Tedavi Yöntemi (2. Bölüm)

    Rüyalarınıza girecek, midenizi kaldıracak bir vakalar zinciri ile daha karşı karşıyayız...

    İlk bölümde bahsettiklerimiz gerçekten kabus gibiydi...

    İlk bölümümüze insanı intihara meyilli hale getiren diş çürükleri ve bu çürüklerin bugün hayal bile edemediğimiz çözüm yöntemiyle başlamıştık. Normalin çok üstünde boyutlara sahip bağırsak solucanları, dans etme salgını ve şu an bile anlatmaya dayanamadığımız o hastalıkla devam etmiştik.

    İlk bölüm için tıklayın.

    Bu bölümde 21. yüzyılda yaşadığınız için kendinizi çok daha şanslı hissedeceksiniz.

    Gittikçe korku filmi kıvamı alacak bölümümüze sakin bir başlangıç yapalım istedik...

    Resmimizin adı Tabutta Yatan Casamegas.

    1. yüzyılın en büyük dehalarından, İspanyol ressam Pablo Picasso'nun eseri.

    Ve işte başlıyoruz:5. İspanyol gribinin küçük kardeşi, Uyku Hastalığı:

    20. yüzyılın başları dünyanın en büyük salgınlarından birine sahne oluyordu: İspanyol Gribi. 1918 ile 1920 arasında tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın, dünya nüfusunu 1. Dünya Savaşı'nın neredeyse iki katı kadar etkileyerek, yaklaşık 50 milyon kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu.

    İspanyol Gribi ile aynı yıl ortaya çıkan bir salgın daha yaşadı Balkanlar, semptomları çok daha korku filmi-vari, ölümcül bir salgın... 1916'de ortaya çıkan Uyku Hastalığı'nın bilimsel adı Encephalitis Lethargica. Yaygın olmasa da, günümüzde halâ mevcut olan bu hastalığın sebebi kesin olarak bilinmese de streptococcus bakterisiyle bulaştığı tahmin ediliyor. Ve evet, doğru tahmin ettiniz: Halâ kesin bir tedavisi yok.

    1916'da bilinmeyen sebeplerle ortaya çıkan, 1927'de yine bilinmeyen sebeplerle azalan bu hastalığa yakalananlar, uyuyorlardı. Dinlendirici bir yorgunluk uykusundan bahsetmiyoruz, sanki bir koma hali gibi, hiçbir etkide uyanmadan uyuyorlardı. İşin garibi, bu uzun süreli uyku esnasında ölmüyorlardı da, hastaların beyin fonksiyonları tam kapasite çalışıyordu. Ancak vücutlarının kontrolü ellerinde değilmişçesine, günlük ihtiyaçlarını yerine getirmeden uyumaya devam ediyorlardı.

    Bir süre sonra bir deri bir kemik kalan uyku hastaları, uykularında hayatlarını kaybediyorlardı. Bu salgın, yaygın olduğu 11 yıl boyunca 1 milyon insanın ölümüne sebep oldu. 6. Çok yakın bir geçmişte, Tanzanya'da:

    Bundan henüz 54 yıl önce Afrika ülkesi Tanzanya'da vuku bulan ve sebebi halâ bilinmeyen bu hastalık, bazı komplo teoristleri tarafından uzaylılarla ilişkilendiriliyor. Kimseyi suçlamak istemeyiz ama biz, bu komplo teoristlerine Afrika'daki insanlar üzerinde deneyler yapan ilaç firmalarına bir göz atmalarını öneriyoruz...

    Hastalığın adı, aynı ilk bölümdeki dans etme hastalığı gibi eğlenceli gelebilir. Ancak, Gülme Hastalığı da aynı dans etme hastalığı gibi oldukça ciddi sonuçlar doğurmuş, ölümcül bir vaka. Salgın, 1962 yılında bir grup insanın sebepsiz yere kahkahalarla gülmesi ile başladı. Salgına yakalananların sayısı bir süre sonra 100'lerle ifade edilir olmuştu. Hastalar ellerinde olmadan gülüyorlar, o kadar şiddetli gülüyorlardı ki; kendilerini yaralanacakları ve hattâ hayatlarını kaybedecekleri durumlara sokuyorlardı. Aylar sonra kendiliğinden azalarak biten salgının vurduğu insan sayısı 1000'in üzerindeydi.

    Tanzanya'da salgın ayları boyunca okullar kapatıldı, köyler karantina alanı ilan edildi. Bu hastalıkla ilgili en ürkünç gerçek ise şuydu; salgına yakalananlar yaptıkları açıklamalar ''Sanki beynimin içinde sürekli bir şeyler hareket ediyor, gülmeye engel olamıyorum!'' şeklindeydi.7. Atina Salgını:

    Evet, Tanzanya'daki salgın oldukça yakın bir zamandaydı. Ama korkmayın, şimdi bahsedeceğimiz ölümcül salgın komşumuzda gerçekleşmiş olsa da, bundan yaklaşık 2500 yıl önceydi...

    Atina Salgını, milattan önce 430 ile 426 yılları arasında gerçekleşti. Antik Yunan tarihçisi general Tukididis'in gözlemleri ile günümüze şu şekilde aktarıldı: Salgına yakalananların göz bebekleri kırmızıya dönüyor, ağızlarına kan doluyor, boğazları parçalanıyordu. Ölüm ise korkunç bir ishal krizi ile geliyordu.

    Konuyla ilgili Antik Yunan kaynaklarını inceleyen tarihçiler, bu salgın yüzünden Atina nüfusunun üçte ikisinin hayatını kaybettiği sonucunu çıkarıyorlar. Bu hastalığın ne olduğu halâ kesin olarak bilinemese de, genel kanı **dünya üzerinde görülen ilk Ebola krizi

    ** olduğu yönünde. Diğer tahminler ise dünyanın o dönemki en büyük uygarlığını kolera, tifo veya kızamığın vurduğu. 8. Bebek gibi kusmak...

    Bu bölümümüzde de, yazarken dahi kendimizi berbat hissettiğimiz bir vaka var. Bu yüzdendir ki, önce kafayı biraz toparlayalım istedik; Queen'in efsanevi vokalisti Freddie Mercury'nin kusma animasyonuna yer verdik.

    **Ve evet, maddemizin başlığındaki 'gibi' kelimesini fazlalık olarak kullandık!

    **

    Bebek gibi kusmaktan değil, bebek kusmaktan bahsediyoruz. 1835 yılında, Yunanistan'da yaşayan Fransız doktor Dr. Ardoin'in tedavi ettiği genç hasta, bugüne kadar dünyada gerçekleşmiş tek örnek. Yani Demetrius isimli genç adam, basit ve kısaca ifade etmek gerekirse; dünyada fetüs kusan tek örnek.

    *Tek yumurta ikizi olarak doğması beklenen ikizlerden birinin diğerinin karnında sıkışması, büyümeyerek fetüs olarak kalması, **doğan ve büyüyen ikizin 20'li yaşlarına geldiğinde 'kendi ikiz kardeşini kusması'

    * şeklinde de ifade edebiliriz...

    ---

    Kaynaklar: Thomas-morris.uk, Medicaldaily.com, Listverse.com, Theatlantic.com, Salon.com, Scientificamerican.com, Cdc.gov, Washingtonpost.com & Wikipedia.org

    Mynet Youtube


    En Çok Aranan Haberler