Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Mynet Tatil Bulucu

1 Kimle tatile çıkıyorsunuz?
2 Yurt içi mi yoksa yurt dışı mı tatil yapmak istiyorsunuz?
3 Yaz Tatili mi Kış Tatili mi?
4 Ne tür tatil arıyorsunuz?
5 Vizeniz var mıdır?
6 Balayı Tatili mi yapmak istiyorsunuz?
7 Eğer Seçiminiz yurt içi ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
7 Eğer Seçiminiz yurt dışı ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
8 Eklemek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Güncel Mitolojinin Ürünü Popüler Kültür: Tanrılar ve Tanrıçalar

    Artık deniz köpüklerinden doğan, göğün kapılarını açan tanrı ve tanrıçaların yerine kitleleri peşinden koşturan, su içtikleri şişelerin binlerce dolara satıldığı popüler kültür tanrı ve tanrıçaları var.

    Yunanca mithos (söylenen ya da duyulan söz) ve logos (konuşma) kelimelerinin birleşiminden oluşan mitoloji; mitleri, doğuşlarını ve anlamlarını inceleyen, yorumlayan bir bilim dalı.

    Mitoloji, ilkel olduğu iddia edilen toplumların yaşayışlarının, etik algılarının ve kültürlerinin diğer çağlara aktarımını sağlar, kahramanları olan tanrı ve tanrıçaların entrika dolu, masalsı tarihlerini inceler. O halde mitoloji için ağızdan ağıza aktarılan hikayeler de diyebiliriz. Peki geçmişte ilkel (!) toplumları konu alan, “mitoloji” diye bildiğimiz şey neye evrildi? Varlığını sürdürmek zorunda olan her şey gibi kendini güncellemek zorunda kaldı ve adı “güncel mitoloji” oldu. Evrilen her şey gibi güncel mitolojinin de uzantıları oldu tabii. Toplumdaki kültür oluşumunu destekleyip şekil veren, standart kalıplara sokan, “ideal” olana uyduran popüler kültür. Artık deniz köpüklerinden doğan, göğün kapılarını açan tanrı ve tanrıçaların yerine kitleleri peşinden koşturan, su içtikleri şişelerin binlerce dolara satıldığı popüler kültür tanrı ve tanrıçaları var.

    Kısaca “ünlü” dediğimiz bu insanların dünyası da tıpkı mitoloji gibi söylencelerden ibaret. Yani sosyal medyada yer alan fotoğraflarından, tweet’lerinden.

    Bu söylencelerden haberdar olmak isteyip istemememiz bir şeyi değiştirmiyor. Kaldı ki bir noktadan sonra yaratılmış tanrı ve tanrıçaların hayatlarının parçası olmuş halde buluyoruz kendimizi. Hatta like ve yorumlarımızla hayatlarına müdahil olabiliyoruz. Onları bir gecede Olympos Dağı’nın, Hollywood’un, TT’in zirvesinden denize atabiliyoruz. Doğruluğundan hiçbir zaman emin olmayacağımız söylencelerini her şeye rağmen merak edip okuyor, takip ediyoruz. Bir noktada anlatılanların gerçekliği de önemini yitirmiyor mu zaten? Bize verilen şey, iyi ışıkçıların ürünü olan fotoğraflardan oluşturulmuş masalsı bir dünyaysa söylencelerin gerçek olup olmaması neyi değiştiriyor?

    Eskiden herhangi bir kaynak göstermeden canının istediğini istediğiyle yakıştıran magazin medyası şimdi “dedikodulara göre, rivayete göre” şeklinde daha dürüst (!) söylemler kullanmaya başladı da ne oldu? O aşk söylentisi yayıldığı an bizim için aşk başlamıştı zaten. Çünkü o iki ünlünün makyajlarıyla gülümsedikleri, aynı karede olmasa bile yan yana getirilmiş fotoğrafları onları bir arada düşünmemize yetiyor. Bu iki mükemmellik abidesi tanrı ve tanrıçanın bir arada olma ihtimali hayal gücümüzü besliyor. Peki buna neden inanıyoruz gerçekten? Çünkü sosyal medyanın ya da kitle iletişim araçlarının hayatımızdaki işlevi haber vermek. Tıpkı mitolojik metinler gibi.

    Nasıl mitolojik metinler geçmişten haber veriyorsa, kitle iletişim araçları ve sosyal medya da kültürü yaratıyor, aktarıyor ve devam ettiriyor. Artık en yüksek düzeyde enformasyon kitle iletişim araçlarından kaynaklanıyor ve kitlelerin zamanı kitle iletişim araçlarının, sosyal medyanın başında bile değil içinde geçiyor. Mitolojik metinler de popüler kültür de içerisinde dünyaya gelen bireye, içerisinde dünyaya geldiği toplumu ve onun kurallarını öğretiyor.

    #21453332 03.01.2011 16:23 ~ 19:05 tehlikeli tutunamayan

    "İnsanlık öncesinden bu güne anlatılan ve dinlediğimiz, aslında hep aynı hikayelerdir." Joseph Campell

    Bugün milyarlarca insan, bir hikaye anlatıcının etrafında toplanıyor yine. Akla hayale sığmayacak hikayeleri, masalları dinleyip, kendi kahramanlarını (tanrı ve tanrıçalarını*) yaratıyor, onlara tapınıyorlar.

    #35969029 12.08.2013 22:41 ~ 06.08.2015 23:53 babilin yosma bahceleri

    *Editörün eklemesi.

    O hikaye anlatıcının yerini elektronik bir kutu ya da küçük ekranlar, dinleyenlerin yüzünü aydınlatan ateş yerine ekranlardan çıkan ışıklar aldı.

    "Yaratılmış" popüler kültür tanrı ve tanrıçaların varlığı bazı şeylerin hep aynı kaldığını ve kalacağını gösteriyor bizlere:

    Ahlak ve etik anlayışı

    Mitolojik hikayelerdeki anlatılar "etik" kavramının zamana ve topluma göre değişkenliğini özellikle vurgulardı. Eski Yunan mitleri o dönemin toplumunun bir yansıması değil miydi? Şimdi popüler kültür de aynısını yapıyor, var olan ahlak ve etik anlayışını ekranlardan yüzümüze püskürtüyor. Milenyum tanrıçalarından Miley Cyrus gerçek üstü sahnesi ve kostümleriyle güncel mitolojide dönemin ahlak ve etik anlayışını en iyi yansıtan tanrıça değil mi?

    Tanrı ve tanrıçalar arasındaki ilgi çekici, karmaşık ilişkiler

    Zorla evlendiği ilk karısı Metis’ten onu tuzağa düşürerek kurtulan Zeus’u düşünün. Sadakat tanrıçası olan ikinci karısı Hera, Zeus’un kaçamaklarıyla mücadele etti. Üstelik Zeus’un Hera’dan ve kaçamaklarından olan pek çok çocuğu olduğunu herkes biliyordu. Sahi kim kimin çocuğuydu? Her gün adını duymasanız kalçalarını gördüğünüz Kim Kardashian’ın soy ağacını gözlerinizin önüne getirebiliyor musunuz? Bu soru aklımızı kurcalıyor çünkü bizlere anlatılan bir hikaye var ancak bu hikayeyi takip ederken çok sayıda farklı karakteri olan bir kitabı takip etmekte zorlandığımız gibi zorlanıyoruz. Ortada dolaşan bir sürü Kardashian, bir sürü Jenner, bir sürü aynı rujdan sürmüş takma kirpikli esmer kız var. Her gün onlarla ilgili yeni bir şey öğreniyoruz ama hala kimlerin annesi aynı babası farklı, kimin babası öldü, kimin babası sonradan kadın oldu anlayamıyoruz. Bu soruların hepsinin cevabı sosyal medyada var elbette. Popüler kültürün birer öğesi haline gelmiş tanrı ve tanrıçaların birbirleriyle kurdukları ilişkiler ve iktidar hırsları mitolojinin tanrı ve tanrıçalarında da vardı.

    Birbirleriyle kavga eden, aşık olan, küsen ve barışan tanrılar, tanrıçalar

    “Psyche, bir kralın üç kızından biriydi; fakat o kardeşlerinden farklı olarak o kadar büyüleyici bir güzelliğe sahipti ki herkes Aphrodite'i bırakmış, ona tapınmaya başlamıştı. Aphrodite tapınağının sunakları artık bomboştu ve herkes hediyelerini Psyche’ye götürüyordu. Aşk tanrıçası Aphrodite küplere biniyor, kıskançlığından çatlıyordu. İntikam almak için iş başa düşünce oğlu Eros’a gitti ve onun için Psyche’ye cezasını vermesini istedi.”

    Bu intikamın bizlere neredeyse normal gelmesi biraz korkutucu değil mi? Değil, çünkü aynı hikayeyi güncel isimlerle her gün okuyoruz zaten. Bu iki kadın ister kardeş olsun, ister yediği içtiği ayrı gitmeyen, aynı evi, aynı sahneyi paylaşan iki insan olsun fark etmiyor. Tanrılar ve tanrıçalar ilk görüşte aşık olur, sudan sebeplerden öfkelenir, intikam alır ya da küserler, bizler de bu söylenceleri duyar, okur ya da izleriz.

    İdealize vücutlar

    Arkeoloji Müzesi’ndeki heykelleri hatırlıyor musunuz? Biçim olarak birbirine benzeyen, kaslı ve düzgün. “Yunan heykeli” benzetmesinin çıkış noktası olan heykeller hani. İşte onlardı mitolojinin ideal dediği vücut. Zaten Yunan heykellerinde de kişisel özellikler değil ortak ideal tip önemliydi. İdeal suratlar, ideal ölçülerde insan/tanrı vücutlarının omuzları üzerine oturtulmuştu. Fight Club’daki Brad Pitt’in vücudu gibi, kıvrımlarında şampanyalar patlatılan iri ve kıvrımlı kalçalar gibi ideal. İdeal vücut, hayalinizdeki kalçalar, rüyalarınızdaki memeler… Her şeyin bir ideali var. Tek hareketle hayalinizdeki ideal kalçalara sahip olmayı istemez misiniz? Hayalinizdeki kalçalar dediysek, hayalimizdeki kalçalar, hayallerdeki kalçalar. Yeni tanrıçalarımızın, çoğumuzun ancak hayalinde olabilecek ideal kalçalarına sahip olmak için bütün çabamız. Yolda gördüğümüz Yunan heykeli gibi çocuk da bunu istiyor çünkü.

    “Yaratılmış” kadınlar

    İnsanlara çok kızan Zeus, Hephaistos´u çağırarak kadını yaratmasını emretti. Usta tanrı, su ve topraktan yoğurduğu çamurla kadını yarattı. Model olarak karısı Aphrodite´i kullanmıştı. Tıpkı telefonunda bir tanrıçanın burnunun karşıdan ve profilden çekilmiş fotoğrafları ile estetisyenlerin kapılarını arşınlayan milyonlarca kadın gibi. Kadın artık var olan bir şey değil, yaratılan bir şey. Kadın, yüzünün ideale pek de yakın olmayan kısımlarını gölgeleyip ideal kısımlarını parlatan makyajıyla bir gölge oyunu, ideali şırıngalayan botokslarıyla bir oyun hamuru, stil ikonu olma ideali taşıyan elbiseleriyle bir kukla.

    Masallardaki gibi bir hayat

    Hera için gelmiş geçmiş en görkemli düğünü yapan Zeus, Hera’ya yaklaşabilmek için guguk kuşu kılığına girmiş. Kitheron Dağı’nda yapılan düğünde Zeus ve Hera nereden geçse çiçekler açmış, ağaçlar aşklarına duydukları saygıdan yerlere eğilmişti. Zeus ve Hera düğünden sonra saltanat sürecekleri saraylarına gitmişler ama korkmayın, ölene kadar mutlu yaşamamışlar. Sorun sizde değil yani. Tam evlilik kurumuna karşı olmanın modası geçti, artık evli ve mutlu olmak moda oldu diyorduk, bu kez de boşanmalar başladı. Bunu gören gelin adayları umutsuzluğa kapıldı kapılmasına ama yine de masallardaki gibi bir düğün istemekten de geri kalmadılar. Mitolojide 40 gün 40 gece süren, çiçekleri açtırıp rüzgara hoş kokular veren masalsı düğünler yerini ünlü simaların şıklık ve itibar yarışında olduğu masalsı düğünlere bıraktı. Tabi masallardaki gibi bir düğünün ardından masallardan çıkmış gibi bir eve gidilse ve masallardaki kadar güzel çocuklar yapılsa hiç fena olmaz.

    Kökeni belli olmayan türler

    Mitolojide sadece tanrı ve tanrıçalar yer almıyordu elbette. Çünkü herkes tanrı ya da tanrıça olamaz. Onların yanında kahramanlar, nympeler, iyeler, periler, kültler ve yaratıklar vardı. Popüler kültürde de durum pek farklı değil. Artistler, aktristler, şarkıcılar, sunucular, yönetmenler, stil ikonları ya da kökenini, neden ünlü olduğunu bir türlü anlayamadığımız tanrıcıklar.

    Don't let anyone tell you how to live

    A photo posted by Dan Bilzerian (@danbilzerian) on

    Cinsiyetçilik

    "Kadının o doymak bilmez iştahı yüzünden kileri asla dolduramayan kocanın sağlığı bozulur, dahası kadınlarda mahvedici bir cinsel iştah da vardır...Eğer insan evlenirse yaşamı kesinkes bir cehenneme dönecektir, elbette çok iyi bir kadına düşmediyse, ki bu da çok nadirdir. Demek ki aile yaşamı bir cehennemdir, burada kötülükler birbirine eklenir. Aksine erkek evlenmezse mutlu bir yaşamı olabilir, her şey yeterince vardır. Hiçbir eksiği olmayacaktır, peki ama ölüm vakti geldiğinde bütün biriktirdikleri kime kalacaktır? Kısaca evlense bir türlü, evlenmese bir türlü." (Torunuma Yunan Mitleri sf.68-69)

    Görünüşe bakılırsa tanrılar için durum hep aynı. Tanrıça çok ama iyisini bulmak zor. En azından tanrıların çocuklarına annelik yapacak kalifiye tanrıçalar bulmak zor. Bu yüzden ideal bir tanrıça olmak önemli. İdeal tanrıça aynı anda hem güzel olmalı, hem de annelik yapmalı mesela. Mesleğini icra etmeye devam ederse çocuğa kim bakacak? E zaten ne yaparsa yapsın bir tanrı aynı işi yaparak ondan daha fazla para kazanacak. Sonuç olarak gerçek bir tanrıça çocuğunu sınırlı sayıda üretilmiş bir çanta gibi, kombininin bir parçası yaparak, çocuk yürümeyi öğrenmiş olsun olmasın kucağından indirmeden gururla taşımak durumundadır.

    Ayrıcalıklı olmak

    “Seth ve Osiris, Tanrılar arasındaki üstünlük için yarışmaktadırlar. Seth, Osiris’i parçalara bölerek ve bu parçaları da, tüm Mısır’a saçmak suretiyle öldürür fakat İsis, kızkardeşi Nephtys’in yardımıyla parçaları toplar ve onu, kendini döllenmeye yetecek bir süre kadar diriltir… Daha sonra İsis, Horus isminde bir ‘oğlan çocuk’ doğurur ve Osiris, Ahreti yönetmeye gider…”

    Mısır Mitolojisi’nde fırtına ve çöl tanrısı olarak bilinen Seth’in yaptıkları toplumun kolayca sindirebileceği şeyler değil. Ancak kahramanlar tanrı ya da tanrıçaysa işler değişir. Çünkü tanrıların her şeyi yapmaya hakkı vardır, onlar yaratandır, üretendir, tapılandır. Tanrı böyle bir şey değil miydi? Tanrı istediğini yapar, istediğini giyer, istediğiyle sevişir, içinden nasıl geliyorsa öyle davranır. Popüler kültürün tanrı ve tanrıçaları da pek tabii aynı haklara sahiptir ve bu haklar sorgulanamaz. Cinselliğin tabu olduğu Türkiye’de eşcinsellik ağıza bile alınmayacak bir kelimeyken bir zamanların tanrısı Zeki Müren "Sanat Güneşi"miz, Bülent Ersoy "Diva"mızdı. Çünkü onları popüler kültürün tanrıları yapabilecek yetenekleri vardı ve bu, toplumun normalde yerden yere vuracağı bir şeyi görmezden gelmesine yetiyordu.

    Mitoloji, popüler kültür ve kültür endüstrisi

    Güncel mitolojinin ürünü popüler kültürün oluşturduğu kültür endüstrisi, Frankfurt Okulu'nun genel yaklaşımını ifade eden ana kavramlardan biriydi. Öncelikli amacı gündelik yaşamın sıkıcılığına karşı geçici bir kaçış olanağı sunmak olan bu endüstri topluma zihinsel uzaklaşma sağlayacak bir alan vererek sistemin sürekliliğini sağlayan şey. Bu sürekliliği de sürekli yeni projeler, yani yeni tanrı ve tanrıçalar üreterek sağlıyor. Birer proje olarak kültürel ürün de diyebileceğimiz tanrı ve tanrıçalar aracılığıyla her şey standartlaştırılıyor (ideal diye bildiğimiz her şey bu standardizasyona bir örnek) ve bu yolla ürünlerin tanıtılma ve dağıtılma teknikleri rasyonelleştiriliyor.

    Mitoloji ve popüler kültürün ayrıştığı nokta belki de bu. Mitoloji ulusun ve bireylerinin tutkularını, iç dünyalarının zenginliğini yansıtırken popüler kültür tutkularımızı ve dış dünyaya bağlı zenginlik algımızı oluşturan şeyin ta kendisi.

    Mynet Youtube


    En Çok Aranan Haberler