Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Mynet Tatil Bulucu

1 Kimle tatile çıkıyorsunuz?
2 Yurt içi mi yoksa yurt dışı mı tatil yapmak istiyorsunuz?
3 Yaz Tatili mi Kış Tatili mi?
4 Ne tür tatil arıyorsunuz?
5 Vizeniz var mıdır?
6 Balayı Tatili mi yapmak istiyorsunuz?
7 Eğer Seçiminiz yurt içi ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
7 Eğer Seçiminiz yurt dışı ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
8 Eklemek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    20. Yüzyıl Öncesinden Üzücü LGBTİ Hikayeleri

    Son zamanlarda LGBTİ gündemde büyük yer kaplamaya başlamış olabilir ancak insanların yönelimlerinin değişmiş olması çok eski zamanlara dayanıyor. Elbette o zamanlar bu kadar rahat olamadıkları için saklanmak zorunda kalıyor, dinlerin ve kuralların yaptırımlarıyla haksız yere büyük acılar çekiyorlardı.

    LGBTİ'li birçok insan tarihte yaşamış ancak yaptırımlar yüzünden halktan ve devletlerden kaçmak zorunda kalmışlardı. LGBTİ olarak bilindik en eski hikayeler 1300'lere dayanıyor.Tabii daha öncesi olsa da belirli bir kaynak olduğunu söyleyemeyiz. Hikayelere geçmeden önce özellikle 1800'lü yıllarda gay hakları için mücadele veren ve kazanan, bu farklılık yüzünden hayatı zindan olan insanlara büyük yardımı dokunmuş avukat Karl-Heinrich Ulrichs'ı tanıyalım;

    Gay hakları savunucusu; Karl-Heinrich Ulrichs - 1867

    1825'de Almanya'da doğan Karl-Heinrich Ulrichs, tutkulu bir gay ve gay hakları savunucusu avukattı. Bugün Almanya'nın ve Avrupa'nın bazı kesimlerinde gay hakları varsa bunun temellerini atan kişi kuşkusuz Karl-Heinrich Ulrichs'di.

    Deneyimli avukat LGBT'ye sert cezaların uygulandığı dönemde gay olmanın bir suç olmadığını, ve cezalandırılması gereken bir anormallikle yakından uzaktan alakası olmadığını halkın önünde 500 meslektaşına anlattı. Tabii halk bu duruma şikayetçiydi ve konuşma sırasında Ulrichs'i engellemeye çalışıyordu. Ancak Ulrichs isteklerini meslektaşlarına ulaştırıp zulüm ve idam kararlarının önlenmesinde büyük adımlar atmış oldu. Hatta bazı meslektaşlar bile gizli gay olduklarını açıkladı. Felipa de Souza'nın günümüze kadar anılacak cesareti - 1591

    Engizisyonun acımasızca cezalandırdığı kadınlardan olan Felipa de Souza'nın cesareti bugüne dek hatırlanıyor. O zamanlar ceza sistemi eşcinsel ilişkilerde kadınların duygusal olabileceğini varsayarak fazla olmamak şartıyla yakınlaşmalarını doğru buluyor, genelde erkek ilişkilerini takip edip ceza kesiyorlardı.

    Brezilya'da Felipa de Souza adlı bir kadının başka bir kadın olan Paula de Siqueira'ya yazmış olduğu mektup açığa çıkarak yetkililere sunuldu. Şehvet dolu aşk mektubuna tepki gösteren yetkililer Felipa de Souza'yı mahkemeye çıkardı. Ancak arada fiziksel bir bağlantı olmadığı için 'çirkin' hareketler olarak değerlendirilse de Felipa de Souza en sonunda mektupta bahsi geçen tüm istekleri yerine getirdiğini, Paula de Siqueira ile ilişkisini fiziksel olarak da yaşadığını itiraf etti. Çileden çıkan mahkeme heyeti onu bütün şehri çıplak ayakla dolaşmaya ve kırbaçlanmaya mahkum etti. Şehri çıplak şekilde dolaşırken türlü kötü söz ve linç girişimi yiyen Felipa de Souza, ardından sadece ekmek orucuna ve para cezalarına çarptırıldı. En sonunda günahlarıyla birlikte şehri terk etmesi ön görüldü. Tüm bu olanları bilmesine rağmen aşkını büyük bir cesaretle haykırması en dokunaklı LGBTİ olaylarından bir tanesi oldu. Günümüzde Felipa de Souza'nın bu cesareti, Uluslararası Gay ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu tarafından Felipa de Souza Ödülü'yle yaşatılıyor. Margaret Clap'in 'Molly' evindeki kurbanlar - 1726

    Kulübün sahini Margaret Clap'in az cezayla yırtmasıyla tamamlansa da kulübe üye olanların bazıları asılarak idam edildi.

    1. yüzyıl Londra'sında Molly'lere özel kulüp evleri bulunuyordu. (Molly; halk arasında muhallebi çocuğu) Krallık tabii bu evlere karşıydı ve özel kuvvetler eşliğinde tek tek kapattırıyordu. Oevlerden birinin sahibi de Margaret Clap adındaki bir kadındı. 1700'de açılan kulüp evi 1726'da kolluk kuvvetler tarafından kapatıldı. İşin ilginç yanı baskın olduğu sırada hiç kimse cinsel eğilimde değildi. Margaret mahkeme karşısında sadece insnaların vakit geçirebildiği bir yer açtığını ve içeride ne yaptıklarını bilmediğini söyleyince para cezası ve 2 yıllık hapisle yırtıyor. Ancak acıyı çekenler toplumun baskıcı yönünden kaçarak bu evde aşklarını eşcinsellerin çeşitli sert cezalara çarptırılması ve bazılarının asılarak idam edilmesi oldu. İsimleri bilinmese de birçok eşcinsel asılarak hayatını kaybetti. Mary Hamilton'un yasak hikayesi - 1746

    Hakkında pek fazla bilgi olmayan bu olaya 1746 tarihli eski bir gazeteden ulaşılabiliyor. Yazılanlara göre Mary Hamilton önce George Hamilton, sonra da Charles Hamilton adını alıp ve Mary Price adlı bir kadınla evleniyor. Haberin devamı 'eşcinsel' içerikli olduğu için yasaklanıyor. Mary Hamilton ise dolandırıcılıktan suçlu bulunuyor ve altı ay boyunca dört farklı kentte halkın önünde ibret amaçlı kırbaçlanıyor.

    Aradan yıllar sonra Henry Fielding adlı yazar bu olaydan ilham alarak The Female Husband or Surprising History of Mrs. Mary, alias Mr. George Hamilton (Dişi Koca/Bayan Mary, nam-ı diğer Bay George Hamilton'ın Şaşırtıcı Tarihi) adlı romanı yazıyor. Kitabın içeriği tamamen hikayeyi anlatmasa da ana karakteri sempatik gösteren kurmaca olarak kendisini tanıtıyor. Orduda aşk; Friedrich Gotthold Enslin ve John Anderson - 1778

    (İkilinin birlikte görseli bulunmadığından fotoğratakiler kendileri değil, ABD ordusundan başka bir çift)

    Amerika Birleşik Devletleri her ne kadar özgürlük naraları atsa da ordudaki LGBT hala tartışma konusu. 1800'lü yıllardan önce yeni kurulmuş ABD'de henüz sodomi yasası çıkmadığı için bu suçtan yargılananlar çok ağır cezalara çarptırılmıyordu. 10 Mart 1778'de Friedrich Gotthold Enslin ve John Anderson, sodomilikten yakalanmış trampetler eşliğinde uzak bir noktaya yürüme cezası aldılar. Bununla birlikte ikili ordudan atıldı. Ancak Enslin kendilerini şikayet eden kişiye dava açmaktan da geri kalmadı. John Addington Symonds - 1870'ler

    Geçmişteki yazarlarla ilgili homoseksüel bağlantılar kuran ve kendisi de homoseksüel olan John Addington Symonds bu alanda birçok kitap yazıp sentezler kurdu. Özellikle 1870'lerde bu fikirlerini açık açık beyan etmekten geri kalmıyordu. Normalde yunan ve rönesans sanatına ilgi duyan John Addington Symonds kültürü ve duruşuyla kadınları etkilese de onun tercihi daha farklıydı. Kendisindeki aşk öyle büyüktü ki Tüberküloz ve bronşit olmasına rağmen isteklerini bastırmak istedi. Hatta istemediği bir kadınla evlendi ancak sürekli olarak erkeklerle seyahetlere çıktı.

    Mynet Youtube


    En Çok Aranan Haberler